Archive for Haziran, 2012

KEMAL PAŞA TATLISI

Posted by: admin

Haziran 26th, 2012 >> Şerbetli Tatlılar

Bu tatlıyı yemeden önce fazla ön yargılı yaklaşmış olmalıyım ki damağımda bıraktığı tat beni hayli şaşırttı. Kayınvalidemden aldığım bu tarif dünyanın en kolay tatlılarından biri. Kemal Paşa tatlısı yumuşaklığında bir talı olduğundan dolayı böyle bir isim verdim. Doğrusunu söylemek gerekirse hazır Kemal Paşa talısını hiç yemem. Fakat benim Kemal Paşamın hem yapımını hem de tadını çok seveceksiniz. Ayrıca yaklaşan Ramazan için de iyi bir tatlı alternatifi olacağına eminim.

NOT: Yoğurdu eklmeden de yapabilirsiniz. Ama biraz daha fazla olsun istiyorsanız ekleyebilirsiniz denildi tarifi alırken. Ben hep yoğurt koydum. Yoğurtsuz tadında değişiklik olurmu diye bir soru geliyor aklıma herhalde pek olmuyor ki böyle dediler bana.

 

MALZEMELER:

  • 3 adet yumurta
  • 1 paket pakmaya
  • 1 çay bardağı sıvı yağ
  •  1 yemek kaşığı yoğurt
  • 1 çimdik tuz
  • Un

ŞERBETİ İÇİN:

  • 6 su bardağı su
  • 5 su bardağı şeker

YAPILIŞI:

  1. Yumurtaları bir kaba kırın.
  2. İlave ettiğiniz pakmayayı elinizle parçalayın.
  3. Daha sonra yağı, yoğurdu, tuzu ve unu da ekleyin.
  4. Kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edin.
  5.  Misketten biraz daha büyüklükte kopardığınız parçaları yağlı tepsiye dizin.
  6. Hamurun kabarması için biraz bekletin.
  7. 160 derece fırındaüstü  kızarıncaya dek pişirin. Fırını tepsiye atar atmaz şerbeti de hazirlayın ki her ikisini de sıcakken döküverin.
  8. Tatlınız piştikten sonra kaynayattığınız şerbeti de sıcak sıcak dökün. Tatlıda şerbette sıcak olacak.
  9. İlk başta şerbetin içinde yüzen tatlılar göreceksiniz ama korkmayın son zerresine kadar şerbetin çekildiğini göreceksiniz.
  10. Şerbetin daha çabuk ve daha iyi çekilmesi için ters düz edin. Tepsinin üzerini de kapatın.

ARDINDAKİ BOŞLUK

Posted by: admin

Haziran 23rd, 2012 >> MESAJLAR

2011 yılı bizim için çok acı bir yıl oldu. Bildiğiniz gibi önce ocak ayında Aylin arkadaşımızın babası çok değerli insan Mustafa amcamızı kaybettik. Daha sonra annemizin eşi, çocuklarımızın dedesi, eşlerimizin kayınpederi,  dert ortağımız , sırdaşımız ilk patronumuz, başımız dara düştüğünde yardımımıza koşan her an soluğunu yanıbaşımızda hissettiğimiz sevgili biricik babamızı çok ani bir şekilde kaybettik. Bunun acısı dinmeden babamızın ardından baba diye sarıldığımız sevgili amcamızı da kaybettik. Daha önce ölen yakınlarımıza çok üzüldüğümüzü zannederdik ama böylesine büyük bir acı yaşayınca ateşin düştüğü yeri yaktığını derinden hissetik. Lakin onlar adına çok huzurluyuz,  taziyeye gelenler tarafından analatılanlarla ne kadar sevildiğini ve onun yalnızca bizim değil herkesin babası olduğunu anladık. Babamız bu dünyadan geçişini herkesin yüreğinde derin izler bırakarak tamamladı. O babasını kaybettikten sonra ona layık bir evlat olmak için çabaladı şimdi bizde onun ardından ona layık evlatlar olmak için çabalayacağız.

Onsuz soluduğumuz her havada, onsuz yediğimiz her lokmada, onsuz gezdiğimiz her yerde hep bir yanımız eksikti. Bu yüzden toparlanmamız zaman aldı. Ağzımızın tadı yokken size tadı tuzu yerinde yemekler sunmak  acı geldi.

Yaradanın çağırdığında ne evladım ne eşim ne işim ne malım ne mülküm demeden bu dünyaya veda ediyorsun. Öldükten sonra aklllarda kalan sadece yaptıkların oluyor.  İşte büyük İskender’in vasiyeti ne kadar aciz olduğumuzu ifade ediyor.

Büyük İskender bir gün vezirlerini toplamış ve onlara:

—Ben öldüğümde cenaze merasimimi söylediğim gibi yapın demiş!

Ülkemin dört bir yanından tebaamdan olan insanları çağırın!

Cenazemin önünden askerlerim yürüsünler silahlarıyla,

Cenazemin sağından âlimler yürüsünler kitaplarıyla,

Cenazemin solundan zenginler yürüsünler mallarıyla,

Cenazemin arkasından ise fakirler ve garipler yürüsünler gözyaşı ve dualarıyla!

Sağ elime bir Altın küre verin, sol elimi ise bos bırakın taam ki

Mezara dek, demiş!

Vezirler Büyük İskender’in bu söyledikleri karsısında sasırmışlar

Ve “Bunu bilse bilse Büyük İskender’in hocası Diyogen bilebilir” demişler

Ve Diyogen’e sormaya karar vermişler!

Vezirleri dinleyen Diyogen demiş,

- ” İskender’in Ne kadar büyük olduğunu bir kez daha anladım” demiş ve ilave etmiş:

— İskender şunu anlatmak istemiş. :

Cenazenin önünden yürüyen askerler ölümüne silahlarıyla dahi engel olamadılar,

Cenazenin sağıdan yürüyen âlimler ölümüne kitaplarıyla dahi engel olamadılar

Cenazenin solundan yürüyen zenginler ölümüne mallarıyla dahi engel olamadılar ve

Cenazenin arkasından yürüyen fakirler ve garipler ölümüne gözyaşı ve dualarıyla dahi

Engel olamadılar!

Sağ elindeki altın küre ise bu dünyada sahip olabileceği her şeye sahip olduğunu,

Sol elinin boş olması ise bu dünyadan ELI BOŞ geldim ELI BOŞ gidiyorum! Dediğini gösteriyor…