Archive for Haziran, 2009
Hodanların kök kısımlarını da yemeğinize katacaksanız yaprakları atmadan yaklaşk 15 dakika önce haşlama suyuna atın. Aksi takdirde kalın olan kök ve sap kısımları sert oluyor.
MALZEMELER:
- 1 kg hodan
- 2 adet soğan
- 3 yumurta
- Yarım çay bardağı zeytinyağı
- Tuz
YAPILIŞI:
- Hodanı temizleyip, doğrayın.
- Kaynar suda haşlayın. Haşlarken suya biraz da tuz katın.
- Haşlanan hodanları bir süzgeçte süzün.
- Bu arada zeytinyağında soğanları kavurun.
- Hodanları da tencereye ekleyip, kavurma işlemine devam edin.
- Tuzunuzu ilave edin.
- Yaklaşık 5 dakika kadar hodanları kavurduktan sonra yumurtaları kırın.
- Yumurtalar pişince tencerenizi ocaktan alın.
MALZEMELER:
3 adet patlıcan
300 gr kuşbaşı et
1 adet kuru soğan
2 adet rendelenmiş domates
1 çorba kaşığı salça
Yarım çay bardağı zeytinyağı
Pulbiber
Tuz
YAPILIŞI:
- Patlıcanları dörde bölüp, kuşbaşı şeklinde doğrayın. Zeytinyağı ve tuz ile karıştırın. 200 derece fırında kızarana kadar pişirin.
- Etleri düdüklü tencerede 15 dakika pişirin.
- Soğanı doğrayıp kavurun.
- Rendelenmiş domatesleri ve salçayı da ekleyin.
- Patlıcanları da tencereye ilave edin. Pulbiberi ve tuzu da koyarak yemeğinizi karıştırın.
- Kısık ateşte pişirin.
Şimal’in doğum günü için yaptığım bu poğaça büyük küçük herkesin çok hoşuna gitti, Üstelik tam bir fiyasko olacağını düşündüğüm poğaçalar bu kadar beğenilince doğrusu beni oldukça şaşırttı ve bir okadar da mutlu etti. Daha önceden temizleyip kaynar suda bekletip, buzluğa attığım yeşilliğin ıspanak olduğunu sanıyordum. Ancak gecenin on ikisinde buzu çözülen malzemenin ıspanak değil de ısırgan, labada ve ebegümecinden oluşan otlar topluluğu olduğunu anlayınca küçük bir şok yaşadım. Ama o satten sonra yapacak başka bir alternatifim olmayınca tüm riskleri göze alarak işe koyuldum. Sonucun beklediğimin tersi olması beni hayli sevindirdi.
Siz dilerseniz bu poğaçayı peynirli veya kıymalı olarak da yapabilirsiniz. Ama ben tekrar aynı malzemeyle bu poğaçayı yapabilirmiyim bilmiyorum:))
MALZEMELER:
- 200gr oda sıcaklığında margarin veya tereyağı
- Yarım çay bardağı sıvıyağ
- 1 çay bardağı yoğurt
- 1 adet yumurta sarısı
- 1 çay kaşığı mahlep
- 1 çay kaşığı tuz
- 1 paket kabartma tozu
- Aldığı kadar un
İÇ İÇİN:
- 1 adet soğan
- 250 gr karışık ot
- Tuz
YAPILIŞI:
- Margarini veya tereyağını, sıvıyağı, yoğurdu, yumurta sarısını mahlep ve tuzu karıştırın.
- Unu ve kabartma tozunu da ekleyip, kulak memesi yumuşaklığında bir hamur elde edin.
- Hamurun üzerini nemli bir bezle örtün ve yaklaşık 10 dakika dinlendirin.
- Bu arada iç için otları temizleyip, yıkayın. Son yıkama için kaynar su ve sirke döküp 10 dakika bekletin.
- Sonra otları süzgece alın.
- Soğanı doğrayıp yağda kavurun.
- Otları ve tuzu da ilave ederek 5-6 dakika kavurun.
- Dinlenmiş hamurdan yumurta büyüklüğünde bezeler koparıp bezeyi avucunuzda ya da tezgahta açın.
- İçine hazırlamış olduğunuz harçtan koyun ve ortası hafif açık kalacak şekilde kapatın.
- Diğer bezeleri de aynı şekilde yapın.
- Yağlanmış tepsiye dizdiğiniz poğaçaların üzerine yumurta sarısı sürün.
- Önceden ısıtılmış 170 derece fırında pişirin.
Bu yıl bazı sebzeleri konserve yaparak kışa hazırlanmaya karar verdim. Böylece deep freeze de kışında birşeyler koymak için yer kalır diye düşündüm. İlk olarakta bezelye konservesi yaparak işe koyuldum. Yaparkende annemin eskiden yaptığı konserveleri hatırlayarak nostalji yaşadım. Siz de isterseniz benim gibi garnitürde hazırlayabilirsiniz.
MALZEMELER:
* Bezelye
* Tuz
* Şeker
* Su
YAPILIŞI:
1. Bezelyeleri kabuklarından ayırıp yıkayın ve süzgeçe alıp sularının süzülmesini sağlayın.
2. Kavanozlara temizlenmiş bezelyeleri doldurun, üzerine 1 kiloluk kavanozlar için 1 tatlı kaşığı tuz ve bir tatlı kaşığı şeker koyup bezelyelerin üzerini geçeçek kadar su ilave edin kavonozun kenarından bir kaşık ya da bıçak sokarak sebzelerin arasındaki havanın çıkmasını sağlayın.
3. Ufak bir tencerede kavanoz kabaklarını biraz su ile kaynatın. Kaynayınca bir maşa yardımı ile kapağı alıp kuru bir bezle kapağı tutup sıkıca kavanozu kapatın.
4. Düdüklü tencereye aldığı kadar kapattığınız kavanozları koyup kavanozların yarısına gelecek kadar su ilave edip tencerenin kapağını kapatıp buhar çıkmaya başlayınca hafif ateşte 20 dakika kaynatıp tencereyi ateşten alın.
5. Düdüklü tencere soğuyunca kapağını açıp kavanozları kuru bir bezin üzerine ters çevirerek dizin. Kavanozların su sızdırıp sızdırmadığını bu şekilde kontrol edin.
Garnitür için;
* 500 gram bezelye
* 1 adet havuç
* 1 adet patates
- Havuç ve patatesi temizleyip tavla zarı büyüklüğünde doğrayın.
- Temizlenmiş bezelyeleri de bu karışıma katıp iyice harmanlayın.
- Yarım kiloluk kavanozlara doldurarak bezelye konservesindeki gibi tuzunu şekerini ve suyunu ilave edip aynı işlemi tekrarlayın.
Eski fotografları karıştırırken 3 yıl önce çocuklar tarihimizi öğrensin, görsün diye gittiğimiz Beylerbeyi Sarayı fotografları gözüme ilşti. Gerçekten muhteşem bir yapı olan sarayın bazı resim ve bilgilerini sizlerle paylaşayım istedim.
Beylerbeyi sarayı 1861-1865 yıllarında, İstanbul’un Beylerbeyi semtinde eski ahşap bir sahil sarayının yerinde Sultan Abdülaziz tarafından Sarkis Balyan’a yaptırılmıştır. İnşaası 4 yıl sürmüş ve yapımında 5.000 kişi çalışmıştır. Çalışan işçilere moral ve şevk vermek amacıyla müzisyenler sürekli müzik çalmışlardır.
Otantik mobilyalar, halılar, perdeler ve diğer eşya olduğu gibi korunmuştur.
İki katlı yapı haremlik ve selamlık bölümlerini ihtiva eden 26 oda 6 salon ve 6 banyodan ibarettir. Denize bakan cephe süsleri, bakımlı bahçe ve orta bölümdeki havuzlu salon ile spiral merdivenler dikkat çeken yerlerdir. Arka yamaçta bir büyük havuz, teraslar ve türünün güzel örneği at ahırları yer almıştır. 1970′li yıllara kadar kullanılan eski ana yol bir tünel ile saray bahçesinin altından geçmekteydi. Yazlık bir saray olarak yapıldığından ısıtma donatımı yoktur. Serinlik vermesi amacıyla ve yapılan görüşmelerin duyulmaması için sarayın içine havuz yaptırılmıştır.
Sahilde iki küçük seyir köşkü bulunan sarayda devlet misafirleri de ağırlanırdı. Tahttan indirilince Selanik’e gönderilen II. Abdülhamit Balkan Savaşı patlak verince Beylerbeyi Sarayı’na getirilmiş ve 1918′de burada ölmüştür. Müze-saray yıl boyu ziyarete açıktır.
Cephe ve iç dekorasyonda Doğu ve Türk motifleri, Batı süs öğeleri ile birlikte kullanılmıştır.
Denize düşkünlüğüyle bilinen Sultan Abdülaziz ayrıca tavanları bol miktarda deniz ve gemi tabloları ile döşetmiştir.
Bahçesindeki küçük havuzda bulunan, bana daima son derece asil gelen ve yüreğimi ısıtan nilüfer çiçekleri…